******************************************************************************************************************************************
Bu Sitedeki Tüm Yazılar Ücretsizdir. Sadece Sizden İstediğimiz "Allah Bu Siteyi Hazırlayandan Razı Olsun" Amin... Demenizdir.
************************************************************************************************************************************ www.odeveson.blogspot.com adresindeki yazı ve makalelerin Kaynak göstermeksizin Tamamı veya Bir Kısmının KOPYALANMASI YASAKTIR.
SU KİRLİLİĞİNİN NEDENLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SU KİRLİLİĞİNİN NEDENLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
11 Aralık 2008 Perşembe Gönderen admin 0 yorum
İçerik SU KİRLİLİĞİNİN NEDENLERİ
Dünyada mevcut olan suyun %97’si okyanuslar ve denizlerde, %2’si kutuplardaki buzullarda bulunurken, geriye kalan %1 ise dolaşım halindedir. Dünyadaki tatlı su miktarı toplam suyun %0.01’ini oluşturmaktadır. Yukarıdaki oranlara dayanarak insanlar için önem arz eden tatlı su kaynaklarının fazla olmadığı görülmektedir. Bundan dolayı bu kaynakların sağlıklı bir şekilde kullanılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır

Geçtiğimiz yüzyılda sanayileşme hızının artması, teknolojideki ilerlemeler, dünya nüfusunun oldukça artması çevre kirlenmesini de beraberinde getirmiştir. Bununla beraber gelişmekte olan ülkelerde şehirlerin kontrolsüz büyümesi, konut darlığı, alt yapı sıkıntısı, trafik, işsizlik, aşırı enerji sarfiyatı ve çevre kirlenmesi gibi sorunlara sebep olmaktadır. Tüm bu kirlilik tehditlerinin fark edilmesi, alınması gerekli önlemlerin belirlenmesi uzunca bir süre gerektirmiştir.

Çevre kirliliği eski çağlarda da şehirlerde mevcut olup ancak modern endüstrileşmeye kadar, kirlenmenin şekli ve yayılışı çok sınırlı kalmıştır. Günümüzde teknoloji ile beraber gelen kirleticiler, şehir atıkları, yerleşim ve endüstriyel merkezlerin atık suları gibi kirlilik problemleri eski devirlerdekilerle karşılaştırıldığında çağımızın probleminin çok farklı olduğu görülür. İnsanlar tarafından meydana getirilen kirliliğe bugün organik kimyanın gelişmesiyle oluşan yeni bileşikler ve nükleer enerji de eklenmiştir

Meydana gelen kirliliğin boyutlarının hızla artması dünyadaki dengeleri bozarken, çevreye bağımlı olan canlıların da bu durumdan olumsuz etkilenmelerine neden olmuştur. Sanayileşmenin artması, teknolojinin ilerlemesi kaçınılmazdır ancak bunların meydana getireceği olumsuz etkilerin de göz ardı edilmemesi ve bu etkilerin ortadan kaldırılması en önemli konulardan biridir. Buna bağlı olarak da çevre sorunları günümüzde en çok tartışılan, çözüm yolları aranan global problemlerin başında yerini almaktadır.

Sürdürülmesi istenen gelişme sürecine karşıt olarak, teorik olarak doğal ve tatlı su kaynaklarının çevre kirliliği sürecinden tamamen arındırılması mümkün değildir. Sürdürülebilirlik kavramı, 1987’de Çevre ve Kalkınma Dünya Komisyonu’nun raporunda, yani Bruntland Raporu’nda “gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama olanaklarını tehdit etmeden bu günkü ihtiyaçlara cevap verecek bir kalkınma” olarak tanımlanmıştır. 2000’li yıllarda ve ötesinde sürdürebilir bir kalkınma sağlayabilmek için uzun vadeli çevre stratejileri önermek, insanlığın çevre ile ilgili kaygılarını giderecek etkili eylemler ve yöntemler geliştirmek gerekmektedir

Su kirliliği, çevre kirliliğinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Ziraat Organizasyonu su kirliliğini: “canlı kaynaklara zararlı, insan sağlığı için tehlikeli, balıkçılık gibi çalışmaları engelleyici, su kalitesini zedeleyici etkiler yapabilecek maddelerin suya atılması” şeklinde tanımlamaktadır. Su kirliliğinin en önemli nedenleri arasında hızlı sanayileşme ile beraber gelen endüstriyel atıklar, hızlı nüfus artışı ile birlikte gelen evsel atıklar, plansız kentleşme ve bununla beraber yetersiz alt yapı, zirai atıklar verilebilir. Bu faktörler suları ayrı ayrı veya birlikte kirletebilmektedirler. Su kaynaklarının belirtilen nedenler ile kirletilmesi sonucu bu kaynaklardan etkin bir şekilde faydalanılamamaktadır hatta bu kaynaklar kaybedilmektedir. Bu durumda kendimiz açısından ciddi yaşamsal problemler meydana gelmektedir. Suların fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak kirlenmesi nedeniyle suyun kalitesinde ve özelliklerinde değişimler meydana gelmektedir. Bu değişimler suda yaşayan canlıları etkilemektedir. Bu nedenle su kirlenmesi sucul ekosistemlerin zarar görmesine ve suların sahip olduğu kendi kendini temizleme kapasitesinin yok olmasına neden olmaktadır.

Evsel ve Endüstriyel Atıklar:
Evsel ve endüstriyel atıklar sadece su ortamlarına zarar vermekle kalmamakta su ile ilişkili



Su Kirliliğin Önlenmesi için Çözüm Önerileri
Ülkemiz, üç tarafı denizlerle çevrili olmasının yanı sıra, sayısız iç su kaynaklarına sahip olup, toplam su ürünleri üretimi bakımından, 1997 verilerine göre 500.260 ton ile dünya su ürünleri üretim sıralamasında orta sıralarda yer almaktadır (A. Özdemir, V. Kürüm. 26/28 Ekim 1999 Balıkçı Gemileri ve Avlanma Teknolojisi semp.).

• Endemik ve nesli tehlikede türler tespit edilerek yaşam alanları (habitatları) koruma altına alınmalıdır.

• Biyolojik çeşitliliği tehdit eden risk faktörleri ile biyolojik indikatörler belirlenmelidir.

• Sucul fauna ve flora envanter çalışmalarının tamamlanması gerekmektedir.

• Deniz kirliliği ile mücadelede ilgili bakanlık, kamu kuruluşu ve meslek örgütleri ile halkın da katılacağı bir organizasyon tarafından, acil müdahale ve master programlar hazırlanmalıdır.

• Son derece verimsiz ve deniz kıyılarında bulunan maden sahalarının yarattığı jeolojik, biyolojik sorunlar nedeniyle su ürünleri avlanma alanları yok olmakta, doğal denge bozulmaktadır. Ruhsatlandırma işlemleri esnasında o bölge için kesinlikle ÇED istenmelidir. ÇED 'in olumsuz olması halinde bu tür işletmelere ruhsat verilmemelidir. ÇED raporlarının bağımsız örgütler tarafından denetlenmesi sağlanmalıdır.

• Su havzalarına kaçak inşaat yapılması kesinlikle önlenmelidir. Oturma izni ve iskan verilmemeli, belediye tarafından bu yerleşim alanlarına hiçbir hizmet götürülmemelidir.

• Yılda 60.000 den fazla geminin geçiş yaptığı Denizlerimizde ve boğazlarımızda, gemilerin ve diğer deniz ve içsu taşıtlarının sintine, kirli balast sularını boşaltabileceği alanların (Liman Atık Alım Tesisleri) yapılmasına hız verilmelidir.

• Akdeniz Ekosistemine dahil olan ülkemizden yük almak için, kara sularına girecek olan açık deniz taşıtlarının, denge amacıyla aldıkları balast sularını, daha karasularımıza girmeden değiştirmelerinin sağlanması; genetik yapısı değiştirilmiş ve yayılmacı türlerin kendi ekosistemimizi tehdit etmesinin önüne geçmek için bir araçtır.

• İç sularımızda kirlilik, uluslararası standartların çok üzerindedir. Bunların önlenebilmesi için Arıtma sistemlerinden ödün verilmemelidir.

• Deniz ve içsulardaki kirlilik envanterlerinin en kısa sürede çıkartılarak, kamuoyuna ve ilgili kuruşlara ulaşması sağlanmalı ve bu konudaki projelere mali destek sağlanmalıdır.

• Sucul canlı kaynakları, suyu süzerek beslendikleri veya süzerek beslenen canlılarla beslendikleri için, kirlilik etkenleri bu canlıların bünyelerinde birikmektedir. (Zehirli kimyasallar-ağır metaller- kanserojenler-).Bu içsularda ve denizlerimizden elde edilen canlı kaynaklardaki kirlenme sınırları sürekli takip edilmeli ve bu sınırların uluslararası sınırları aşması halinde, ihracatçı ve tüketiciler uyarılmalıdır, (mesela yengeç, karides, ıstakoz gibi bazı bentik organizmalarda 1-10 ppm, midye gibi çift kabuklularda ve balıklarda 5-50 ppm, gastropoda'lar da, 10-100 ppm 'e kadar duyarlıdır.)

• Ötrofıkasyon ve diğer etkiler, sularımızdaki biyolojik zenginliklerimiz üzerinde olumsuz etki yaptığından, tür çeşitliliği azaldıkça veya üreme alanları terk edildikçe fırsatçı türler veya başka ekosistemlerden balast suları vasıtasıyla veya başka bir yolla taşınan türler üreyebilecekleri uygun ortamı kolaylıkla bulabilmektedir. (Red- tide olayı ve A.B.D kökenli Mnemiopsis leidy bir örnektir.)

• Deniz taşıt trafiğinin çağdaş düzeyde planlanması ve verilmekte olan kılavuzluk hizmetlerinin kalitesinin yükseltilmesi, deniz kazalarını asgariye indirecektir.

• Denizlerimizden geçiş yapacak olan gemilerin uluslararası standartlara uygunluğu denetlenmelidir.

• Deniz kazaları için acil müdahale birlikleri ve planı hazırlanmalıdır. Böylece yetki karmaşası ve karışıklıklar en minimum düzeye inecektir.

• Sağlık Bakanlığına bağlı hudut Sahilleri Genel Müdürlüğünün kontrolündeki sağlık merkezleri günün koşullarına göre dizayn edilmelidir.

• Karasularımızda sefer yapan tüm gemilerin (yerli/yabancı) doğal, tarihi kültürel ve ekonomik çevreye verebilecekleri zararların giderilmesi ve tazmini konusunda bu gemilere yasal düzenlemeler gözden geçirilmelidir.

• Kirlenmenin önlenmesi için Ulusal ve uluslararası mevzuatta bir çok yasanın bulunmasına rağmen, bu yasaları uygulamada zorluk çekildiği bilinmektedir. Yetki ve sorumluluk tek bir organizasyonda toplanmalıdır. Uygulayıcı konumunda olan, üreticiler ve sivil toplum örgütleri için hizmet içi eğitimler yapılmalıdır.

Soğuk havalarda buz tabakası neden su yüzeyinde kalır? Soruyu soran: Misafir
Tarih: 2008-10-05



Soruya verilen cevaplar:
Cevaplayan: Bay Bilge
Çünkü buz'un yoğunluğu suyun yoğunluğundan azdır. Su donduğu zaman hacmi genişler ve yoğunluğu azalır. Yoğunluğu az olan maddeler yoğunluğu fazla olan maddelerin üstüne yüzdüğü içinde buz suyun üstünde kalır.

Suyun hacminin donduğu zaman arttığını siz de görmüşsünüzdür belki. Buzluğa eğer yanlışlıkla ağzı kapalı cam bir şişe içinde su koyduysanız, bu şişe içindeki su donunca cam şişeyi kırar. (Sakın denemeyin!! Cam parçalar tehlikeli maddelerdir ;) Ebilge.com olarak biz uyarımızı yapalım!!)

Yoğunluk dediğimiz şey nedir diyecek olursanız hemen cevap verelim :) Yoğunluk bir maddenin birim hacmindeki madde miktarıdır. Yani bir kap düşünün küp şeklinde olsun (şekil çok önemli değil daha kolay anlaşılsın diye küp diyorum) bu kabı tamamen su ile doldurun ve tartın, daha sonra bi de buz ile doldurun tartın. Buz ile doldurduğunuzda daha hafif olacaktır. Yani buzun yoğunluğu suyun yoğunluğundan daha düşük olacaktır.

ECBanner bloggping TurkeyRank.Com - Pagerank Servisi pagerankonline.de - Pagerank Anzeige ohne Toolbar On our way to 1,000,000 rss feeds - millionrss.com
Seo Memurvadisi Backlink Austausch ECBannerFree Automatic Backlinks Free Automatic Backlinks Free Automatic BacklinksFree Automatic Backlinks Free Automatic BacklinksFree Automatic Backlinks
Bu sitedeki yazılar telif hakkları göz önüne alınarak yayınlanmaktadır. Kaynak göstermeksizin Tamamı veya Bir Kısmının KOPYALANMASI YASAKTIR. yayınlanan bu makale ve eserlerin hak sahipleri herhangibir nedenle telif hakkı idda ederlerse ve bizce uygun görülmesi halinde (gerçeklik esası olması dahilinde) bize lütfen mail atsınlar (ozkan@mail.nu) en kısa sürede eserleriniz sitemizden kaldırlır. © 2008 www.odeveson.blogspot.com